Ruh Darlığından Kurtulma Yolu – Aşk-ı Bekâdan Gelen Ağlamalar – Ya Baki Entel Baki 2

Video

🔴Kırmızı —— risale
🔵Mavi —— videodaki Notlar
⚫️Siyah —— ayet – hadis
🟢Yeşil —— şahsi tefekkür

  • insanın Dünyaya gönderilme Sebepleri;
    • Fıtratının gereğini yapmak
    • Allah ın esmalarına ayinedarlık yapmak, onlarla doymak
    • Fıtratının gereğini yapmak
    • Allah ın esmalarına ayinedarlık yapmak, onlarla doymak

İnsana bunlar yerine geçici dünya lezzetleri verilse, ruhu darlıktan kurtulmaz.
Fıtraten Allah a aşık bir yaratılışa geçici lezzetler tatmin etmez.

Sonsuza olan açlığımızı neden hissedemiyoruz?

  • Allah ın aşkına karşı iştahımızın olmayışı bizim hastalığımızı gösteriyor.
  • İman zaafiyeti, imanımızın içine kurt girmiş olabilir.
  • Tedavi için iman derslerini almak çok önemli.
  • Bu dünyadan lezzet alabilmek için sevdiğimiz şeyleri beka boyasıyla boyarız.
  • İnsanın feda ettiği şey feda ettiğin şeyin rengini ve hükmünü alır.
  • Sonsuza bakan elmas hükmündeki şeyleri dünya için harcarsak değersiz kalır
  • Geçici bir şeyi Allah için feda ederseniz o sonsuz hükmüne geçer.
  • İnsan zevalden üzülür.
  • Cesedimiz maddi alem ile manevi alem arasındaki ilişkiyi kurmak için anahtardır.
  • İnsan kalbindeki ayrılıklardan gelen acılaraı susturmazsa bu dünyadan lezzet alamaz.
  • Kalp ne için yaratılmış ise onu arar
  • Bir tohum nasıl toprağı, suyu arar, insanda sonsuzu arar
  • Eşya ile oyanlanma bizi uyuşturarak, oyalar.

Eşya İle Oyanlanma Hastalığı

  • İnsan ruhunu, cesedini oyalayarak meşgul etmeye çalışır
  • Bir bebeğin aç iken oyuncak ile oynamak istemediği gibi biz de aslında aç olan ruhumuzu eşya ile oyalamaya çalışıyoruz ama karnı doymadığı için sürekli eşya değiştiriyoruz, yenisini alıyoruz.

Ağlamaların üzülmelerin Allah aşkı ile ne alakası var?

  • Sevdiğimiz herşeyi Allah ın isimleri ile boyandığı için seviyoruz.
  • Gittiğine üzüldüğümüz bahar Allah ın isimlerinden bir sayfa, oysaki Allah ın zatında sonsuzu var.
  • Süleymaniye camisini Mimar Sinan ın ruhu yansıdığı için seviyoruz. Mimar Sinan yanımızda olsa o cami yıkılsa üzülmeyiz
  • İmanlı nazarla bakarsak tüm ayrılıklar ahirette son bulacak.

Allah ı sevmemek Olur mu?

  • İnsandaki arzular var olan şeylere karşılıktır.
  • Acıkmak var, rızık var. Susamak var, su var.
  • Ciğer var, hava var. Yani bildiğimiz ve karşılığı olan şeyleri canımız çekiyor.
  • Sonsuzluk da bizim içimizde var ve karşılığı var ki canımız onu istiyor. Bezmi Elest (Ruhlar alemi) te tattığımız için biliyoruz.
  • Bizim ufacık midemiz için sonsuz rızık yaratan Allah, bizim sonsuzluk arzumuz için Cenneti yaratmaz olur mu?

Bu dünyada lezzet nasıl alınır?

  1. Fıtratın gereğini yapmak
  2. Allah ın isimlerine ayinedarlık yapmak
  • Kuş uçarsa, at koşarsa mutlu olur.
  • Rabbini bulmak
  • Sorumluluk almak
  • Temizlikten lezzet almanın nedeni, içimizdeki Kuddüs ismine ayinadarlık eden cihazattandır.
  • Tövbe edince Kuddüs ismine ayinedarlı edildiği için lezzet alıyorsun.
  • Adl ismi ile adaletten
  • el-Hakim ismi ile hikmetli işlerden lezzet alırız.
  • Bu cihazatları dünya için kullansan lezzet değil elem verir.

Neden insanlar bu lezzetin farkında değil?

  • Kalabalık psikolojisi
  • Kim dertlerini tek bir dert yaparsa Allah onun, dünya ve ahiret işlerinden dert ettiği herşeye kafi gelir. H.S.
  • Her kim dertlerini çoğaltırsa Allah-u Teala onun, dünya vadilerinden hangi vadide helak olduğuna aldırmaz.

3.LEMA 2.NÜKTE

İnsanın fıtratında bekàya karşı gayet şedit bir aşk var. Hattâ her sevdiği şeyde, kuvve-i vâhime cihetiyle bir nevi bekà tevehhüm eder, sonra sever. Ne vakit zevâlini düşünse veya görse, derinden derine feryat eder. Bütün firaklardan gelen feryatlar, aşk-ı bekàdan gelen ağlamaların tercümanlarıdır. Eğer tevehhüm-ü bekà olmazsa muhabbet edemez.

Hattâ denilebilir ki, âlem-i bekànın ve ebedî Cennetin bir sebeb-i vücudu, şu mahiyet-i insaniyedeki o şiddetli aşk-ı bekàdan çıkan gayet kuvvetli arzu-yu bekà ve bekà için fıtrî, umumî duadır ki, Bâkî-i Zülcelâl, o şedit, sarsılmaz, fıtrî arzuyu, o tesirli, kuvvetli, umumî duayı kabul etmiştir ki, fâni insanlar için bâki bir âlemi halk etmiş.

Hem hiç mümkün müdür ki, Fâtır-ı Kerîm, Hâlık-ı Rahîm, küçük midenin cüz’î arzusunu ve muvakkat bir bekà için lisan-ı hal ile duasını hadsiz envâ-ı mat’umat-ı leziziyenin icadıyla kabul etsin de, umum nev-i beşerin pek büyük bir ihtiyac-ı fıtrîden gelen pek şiddetli bir arzusunu ve küllî ve daimî ve haklı ve hakikatli, kàlli, halli, bekàya dair gayet kuvvetli duasını kabul etmesin? Hâşâ, yüz bin defa hâşâ! Kabul etmemek mümkün değildir. Hem hikmet ve adaletine ve rahmet ve kudretine hiçbir cihetle yakışmaz.

Madem insan bekàya âşıktır; elbette bütün kemâlâtı, lezzetleri, bekàya tâbidir. Ve madem bekà Bâkî-i Zülcelâle mahsustur. Ve madem Bâkînin esmâsı bâkiyedir. Ve madem Bâkînin âyineleri Bâkînin rengini, hükmünü alır ve bir nevi bekàya mazhar olur. Elbette insana en lâzım iş, en mühim vazife, o Bâkîye karşı alâka peydâ etmektir ve esmâsına yapışmaktır. Çünkü Bâkî yoluna sarf olunan herşey bir nevi bekàya mazhar olur.

İşte ikinci 1 يَا بَاقِى أَنْتَ الْبَاقِى cümlesi bu hakikati ifade ediyor. İnsanın hadsiz mânevî yaralarını tedavi etmekle beraber, fıtratındaki gayet şiddetli arzu-yu bekàyı onunla tatmin ediyor.