24.Mektup 1.Makam 1.Remiz
- Neden şikayet ediyoruz, kimi kime şikayet ediyoruz,
- Allahın verdiği nimetlerin farkına varamadığımız için çok şikayetler ediyoruz,
- Allah ın verdikleriyle meşgul olmayınca, vermediklerine bakınca şikayet ediyoruz.
- Sana ne olmak istediğin sorulsaydı; bitki veya hayvan olmayı seçer miyidin? Tabi ki insan olmayı seçerdin.
- Önüne bir katalog getirilseydi örneğin beyaz, kaslı bir at beğendin, bu ne yer diye sorsan; ot.
- Veya bir ceylanı beğensen, ne yer, ot. Sürekli aslan peşinde, tedirgin bir hayat.
- Ama insan ne yer diye sorsan, herşeyi yer. Yani sadece yiyebildiğin envai çeşit yiyeceklerden, içeceklerden, çeşitlerden dolayı bile insan olabilmeyi seçerdin.
- Rızık sadece yediklerimiz değildir; Hayatımızı devam ettirebilmemiz için bize verilen herşey rızıkdır;
- İmtihan bile rızıktır aslında, o imtihan ayarları bozulmuş olan seni sallıyor, kendine getiriyor, en kıymetli rızık aslında
- İnsanın bir dertleşecek sıkıntılı zamanda her zaman yanından olacak bir dostunun olması da harika bir rızıktır
- Kulağımızın sesleri belirli bir aralıkta duyması bile rızıktır, eğer en küçük sesleri duysak, hayat bize ızdırap olurdu,
- Gözün belirli bir sınırda görmesi, çok ayrıntı görmemesi de bir rızıktır, tüm bakterileri, mikropları görmek ister miydik?
- Sevgi, çocuk, eş, hepsi rızıktır.
- Korku da bir rızıktır, Allah rızasını kaybetme korkusu seni Allah a yöneltir.
- Hep kıyas içindeyiz, neden o zengin ben fakir, o güzel ben çirkin, onun arabası var benim yok, bana neden hastalık geldi diye sürekli şikayet halindeyiz
- Peki bu şikayetler kime gidiyor? Bunları başımıza veren kim hatırlamak lazım
- Şikayete hakkımız varmış gibi davranıyoruz. Oysa Allah a ne verdik ki hak talep edebiliyoruz?
- Örneğin dilencinin birine 20 lira versen diğerine 100 lira versen o dilenci senden şikayet edebilir mi hak taşebinde bulunabilir mi
- Güneşi yapmaya bir yardımımız yok, fotosenteze bir faydamız yok, kainatta hiç bir dahlimiz yokken gelip akıl verirsen şikayet edersem olur mu
- Şikayetin sebebi Allah ın verdiklerinin yeterince farkında olmamamız
- Allahın bize verdikleri bizi sevdiğinin göstergesi midir, sevmiyor diyebilir miyiz?
- İşte imtihanları musibetleri de sevdiği için veriyor. Beni cennete layık hale getiriyor
BİRİNCİ REMİZ
Yirmi Altıncı Sözün hâtimelerinde denildiği gibi, nasıl ki bir mahir san’atkâr, kıymettar bir elbiseyi murassâ ve münakkaş surette yapmak için, bir miskin adamı, lâyık olduğu bir ücrete mukàbil model yaparak, kendi san’at ve maharetini göstermek için, o elbiseyi o miskin adam üstünde biçer, keser, kısaltır, uzatır; o adamı da oturtur, kaldırır, muhtelif vaziyetler verir. Şu miskin adamın hiçbir hakkı var mıdır ki, o san’atkâra desin: “Beni güzelleştiren bu elbiseye neden ilişip tebdil ve tağyir ediyorsun ve beni kaldırıp oturtup meşakkatle benim istirahatimi bozuyorsun?”
- Bir sanatkar keser biçer ortaya bir sanat çıkarır,
- Bizi de yaratan var, başımıza gelen musibetleri imtihanları da bizi düzeltmek için yapıyor
- Annemiz nasıl bizi sevdiğinden dolayı, başımıza birşey gelir endişesi ile bizi korumak için gece dışarı göndermiyor, bize kötülük ettiğin düşünüyoruz o anda
- Zahirde kanser kötüdür ama bazen günahları temizlemek için verir yaradan
- En büyük ilaç ruha verilen ilaç. Bir saniyesi bir sene nafile ibadet hükmündedir diyor üstad hastlalık için
- Tabi sabredersek, şükredersek kazanırız
- Küçükken okula gitmek istemezdik, çünkü mahiyetini bilmezdik. Oysaki okuldaki eğitim bizi yukarı taşımaktadır.
- Eğer para kazanmayacağını bilsen, erkenden kalkıp işe gider misin? Veya Allah ın mükafatını vermeyeceğini bilsen ibadet yapar mısın
- Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır
- Kainatta ne yarattıysa bize fayda veriyor, demek ki bir şey zahirde kötü de görünse o gene bizim iyiliğimiz içindir. Demek ki biz mahiyetini bilmiyoruz
- Allah ı tanısak verdiklerine razı olacağız
- Nasıl ki biz çocuklarımızın kötülüğünü istemeyiz, Allah da bizim kötülüğümüzü istemez
- Bir kılıç bile yapılırken ateş, çekiç ve su dan geçmektikten sonra şekil alıyor. Hastalık musibet te bizi şekle sokmak için Allah ın şekil vermesidir
- Allah a Rabbim bende razı ol diye dua ediyoruz, ama kalbimizdeki Allah ın önüne koyduğumuz şeylerin öncelikle kalkması, temizlenmesi gerekiyor.
- Bu bazen iş, eş, para, şöhrettir. Allah bunlarla imtihan ediyor, aslında duamızın kabulünü yaşıyoruz. Allah bunları kalbimizden çıkarmaya çalışıyor Allah, bizi onlardan soğutacak ki temizlesin.
مَالِكُالْمُلْكِيَتَصَرَّفُفِىمُلْكِهِكَيْفَيَشَاءُ Mülkün sahibi, mülkünde nasıl dilerse öyle tasarruf eder.
Sırrına mazhar olan o Sâni-i Zülcelâle karşı hiçbir şeyin hakkı var mıdır ki, desin, “Bana zahmet veriyorsun, benim istirahatimi bozuyorsun.” Hâşâ!
- Allah ın bize 4-4 lük yaşacaksınız diye bir vaadi var mı, peygamberimiz burası meşekkat dünyasıdır diyor
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. (Bakara 155)
- İşyerimizde çalışanlarımıza verdiğimiz ücret karşılığında bizim söylediklerimizi yaparlar, peki biz neden şikayet ediyoruz, Allah bize ücret vermedi mi?
Evet, mevcudatın hiçbir cihette Vâcibü’l-vücud’a karşı hakları yoktur ve hak dava edemezler; belki hakları, daima şükür ve hamd ile, verdiği vücud mertebelerinin hakkını eda etmektir. Çünkü verilen bütün vücud mertebeleri vukuattır, birer illet ister. Fakat verilmeyen mertebeler imkânattır. İmkânat ise ademdir hem nihayetsizdir. Ademler ise illet istemezler. Nihayetsize illet olamaz.
- Durduk yere elemanın maaşında kesinti yapmazsın, bizlerin de hatalarımız var, imtahanlar müsibetler veriyor Allah.
Meselâ madenler diyemezler: “Niçin nebâtî olmadık?” Şekvâ edemezler; belki vücud-u madenîye mazhar oldukları için, hakları Fâtırına şükrandır.
Nebâtat, “Niçin hayvan olmadım?” deyip şekvâ edemez. Belki, vücut ile beraber, hayata mazhar olduğu için, hakkı şükrandır.
Hayvan ise, “Niçin insan olmadım?” diye şikâyet edemez. Belki, hayat ve vücut ile beraber, kıymettar bir ruh cevheri ona verildiği için, onun üstündeki hakkı, şükrandır. Ve hâkezâ, kıyas et.
Hayvan da insan olsaydım diye şikayet edemez
Kolun kırık ise kesilmiş ellere bak diyor üstad,
Biz hep daha iyiye (imtihanı olmayan birine) bakarak şikayet ediyoruz
İnsan kötül musibet zedelere bakarak kendi hakine şükretmelidir
Ey insan-ı müştekî! Sen mâdum kalmadın, vücut nimetini giydin, hayatı tattın, câmid kalmadın, hayvan olmadın, İslâmiyet nimetini buldun, dalâlette kalmadın, sıhhat ve selâmet nimetini gördün, ve hâkezâ… Ey nankör! Daha sen nerede hak kazanıyorsun ki, Cenâb-ı Hakkın sana verdiği mahz-ı nimet olan vücut mertebelerine mukàbil şükretmeyerek, imkânât ve ademiyat nev’inde ve senin eline geçmediği ve sen lâyık olmadığın yüksek nimetlerin sana verilmediğinden, bâtıl bir hırsla Cenâb-ı Haktan şekvâ ediyorsun ve küfrân-ı nimet ediyorsun?
Kimi kime şikayet ettiğimizin farkında değiliz
Kirpi değilsin, ceylan değilsin, akvaryumdaki balık olmadın, taş ya da maden yaratabilirdi Allah bizi ama insan yaratmış,
Verdikleri ile değil de vermedikleriyle meşgul olunca hep şikayet ediyorsun, şikayet edeceksen kendi nefsini şikayet et.