20.Mektup 1.Makam 4.Kelime (Lehül Mülk)

  • Genelde sürekli bir derdimiz var;
    • Şu mahallede ev almam lazım
    • İkinci dükkan açmam lazım
    • Anne hasta olmuş onun derdi
    • Kiminin kocası alkolik, kumarbaz
    • Herkes bir derdin içine boğulmuş çözüm arıyor
  • Burası imtihan dünyası 4-4 lük geçmeyecek
  • Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Dünya dar-ül meşakkattir” buyurarak, dünyada rahat, huzur ve gerçek saadetin olmadığını vurgulamıştır
  • Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! Bakara, 155-157
  • Çevrendeki insanlarla imtihan olacaksın
  • “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır.” Enfâl, (8/28)
  • Sen çocukların rahat etsin diye biriktiriyorsun, ama sen ölünce onlar mal kavgasından birbirine giriyor, o mal onlara sıkıntı oluyor
  • Evet, insan evvela nefsini sever. Sonra akaribini, sonra milletini, sonra zîhayat mahlukları, sonra kâinatı, dünyayı sever. (Sözler 24.Söz 4.Dal)
  • Aslında evlatlar için yapıyorsun gibi gözükse de aslında onların bize olan bağlılığını seviyoruz
  • Çocuğumuzu bile bize verdiği lezzeti için seviyoruz
  • Allah diyor ki rahatını feda edeceksin
  • Allahın razı olduğu kullara baksak hep feda var, feda nispetinde mükafat var
  • Nefislerimizden, nefeslerimizden ve en kıymetli ömrümüzden feda etmemiz gerekiyor
  • Beni hayatım benim kararlarım diye bir şey yok, bu hayat bizim değil
  • Biz bu kalbimize soktuklarımızdan uzaklaşamadığımız için Allah bizi onlarla imtihan ederek kalbimizden çıkarıyor 
  • Dünyada nasıl ki bir mekanı sahibi yönetir, örneğin yıllarca çalıştın bir fabrika kurdun, ofisi istediğin yerine yaparsın, istediğinle çalışır istediğini kovarsın, aynı şekilde bu kainatın sahibi de Allah tır, mülkünde istediğini yapar. 
  • Eşimin, işimin, çocuğumun sahibi de o. 
  • Bazen malınla, bazen eşinle imtihan eder. Şikayet hakkımız yoktur
  • Allah bizi anne karnına koydu ve organlarımızı yaptı, seni yokluktan yarattı, dünyada kullanacağım göz, kulak, ciğer herşeyi koydu içimize. 
  • Allah’ın nimetini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Allah gerçekten bağışlayıcıdır, merhametlidir. Nahl, 18 
  • İmtihanın ağır gelmesenin nedeni herşeyi sahiplenmiş olman, esas sahibini bilsen sana ağır gelmeyecek

Sen onun hem mülküsün hem memlüküsün hem de çalışıyorsun

  • Çevremizdeki insanları biz mi seçtik, yoksa Allah mı gönderdi?
  • Aslında feda diye birşey de yok, idrak meselesi var. Herşeyin onun olduğunu idrak etsek zaten sıkıntı yok
  • Onun dediği gibi yaşamak lazım
  • Men rabbüke sorusu gelince seni terbiye eden kim ortaya çıkacak. Seni sabah yataktan kaldıran iş mi, namaz mı? Gün için neye göre haret ediyorsun o zaman çıkacak bu sorunun cevabı
  • İstedin zaman nefes alabiliyor musun bir gün kesilecek 
  • Oksijen tüpüyle yaşasan nasıl bir hayat olurdu, eziyeti, mesrafı nasıl olurdu? 

 Şu kelime, şöyle şifalı bir müjde veriyor ve diyor: 

  Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin, o yük ağırdır. 

  • Her gün güneşi doğruramam
  • Bulutlar bana su ver diyemem, onlarını dilini bile bilmiyorum,
  • Ama sahibimiz düşünüyor. Mülk onun desek hem dünyada hem ahirette kazanırız

“İman tevhidi, tevhit teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül ise saadet-i dareyni iktiza eder.”

  • Benim organım diyoruz ama nasıl çalıştığından haberimiz bile yok
  • Uyumayalım eğer bizimse, kontrol bizdeyse, mümkün mü?
  • Örneğin Askere gittiğinde kıyafet verecekler mi, yemek verecekler mi diye düşünüyor musun, o yük devletin işi, benim işim verilen vazifeyi yapmak
  • Benim diye seslendiğin nefsin sürekli kötülük ister 

Kendi başına muhafaza edemezsin, belalardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhude ızdıraba düşüp azap çekme, mülk başkasınındır. 

  • Vaktim kalırsa gelirim, Allah yoluna şu şekilde koştururum matematiğine giriyoruz, bu çok yanlış
  • Nasıl akşam olunca annelerimizi bizi eve çağırır veya şununla arkadaşlık etme diye uyarır, bizi başımıza bir bela gelmesinden sakındırmaya çalışır, Allah (CC) da aynı şekilde hastalık bela veriyor, bizi sevdiği için, bizi korumak istediği için
  • Birinin seni sevdiğimi yaptıklarından anlarsın, işte Allah (CC) Bizi cennete layık hale getirmek için bunları veriyor başımıza

O Mâlik, hem Kadîr’dir hem Rahîm’dir; kudretine istinad et, rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safayı bul. 

  Hem der ki: Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat, bir Kadîr-i 

 Rahîm’in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et, ona bırak; cefasını değil, safasını çek. 

  • Kalbimdeki sevginin sonsuz olmasından dolayı üzülüyorum 

müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat

  • Çok uzak bir ülkede bir olay görüyorsun, üzülüyorsun, tüm kainat alakadarlığın var. 

O, hem Hakîm’dir hem Rahîm’dir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. 

  • O hakimdir (hikmetli iş yapar)
  • Herşey kiminse, sahibi kimse ona müracaat edeceğiz
  • Neyle imtihan oluyorsam onun sahibine gitmek lazım

Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi “Mevla görelim neyler / Neylerse güzel eyler.” de, pencerelerden seyret, içlerine girme.